2025’in sonlarında doların değerindeki kırılma, 2026’da yön arayışını tetikliyor. Enflasyonun dağınık seyri ve piyasa güvenine bağlı riskler hâlâ belirleyici olacak. Piyasa aktörleri değişen riskleri yeniden fiyatlıyor.
Geçtiğimiz hafta yayımlanan Kasım Tüketici Fiyat Endeksi (CPI) verileri, karanlıkta ilerleyen aylardan sonra piyasaları aydınlatırken, doların seyri için kritik ipuçları sundu. Yıllık enflasyon %2.7 olarak gerçekleşirken çekirdek enflasyon %2.6’da kaldı; bu rakamlar yatırımcıları 2026’da izlenecek politika ve büyüme dinamiklerine odaklanmaya itti. Ancak ekim ayına ait verinin hesaplara dahil edilmemesi, momentumun net bir göstergesini zorlaştırdı ve enflasyonun nereden geleceğine dair belirsizliği korudu.
2025, en basit tabiriyle enflasyonun sadece fiyat değişimi olarak kalmadığı bir yıl oldu. Piyasalar, ABD varlıklarının “premium” olarak görüldüğü dönemin sonuna yaklaşırken, ekonomideki yapısal sürtünmeleri ve güvenilirlik konusunu yeniden tartışmaya başladı. Mobilya ve ev içi operasyonlar gibi geniş bir harcama kaleminde maliyetler yükselmeye devam ederken, gıda enflasyonu da yüzde yaklaşık 5 oranında yıllık bir seviyede kaldı. Konut maliyetleri ise bariz şekilde yüksek seyrini sürdürdü.
Tarifeler ve diğer dış unsurlar maliyetleri dolara yansıtmayı sürdürdü; Federal Reserve Başkanı Jerome Powell ise politika kararlarında net sinyaller için daha somut kanıtlar gerektiğini vurguladı. Cari tablo, para politikası ile yatırımcı güveninin etkileşimini önemli ölçüde şekillendirirken, yatırımcılar doların “nasıl” bir kredi ve risk bütünü içinde konumlandığını tekrar sorguladı. Döviz piyasaları için bu belirsizlik, 2025’i karmaşık bir ayarlama süreci olarak özetledi.
2026 için piyasalar ne bekliyor?
2025 boyunca doların performansı, geçmişteki güçlü konumuna karşı çıtasını düşüren bir görüntü sergiledi: yılın ilk yarısında yaklaşık yüzde 11 değer kaybı, 1970’lerden bu yana görülen en kötü ilk yarı performansı olarak kaydedildi. Bunun ardında büyüme görünümü zayıflama, getiri farklarının gerilemesi ve yönetimsel belirsizlikler yer aldı. Yatırımcılar, ABD’nin küresel finansal sahnedeki üstünlüğünü yeniden fiyatlamaya başladı; yabancı yatırımcıların varlıklarını hedge etmesi, döviz piyasasında yeni bir dinamik doğurdu.
2026 için iki ana senaryo öne çıkıyor: Bir yanda, büyüme yavaşlar ve getiriler arasındaki farklar daralırsa dolar için daha geniş çaplı bir zayıflama olasılığı yüksek görünüyor. Morgan Stanley başta olmak üzere bazı kurumlar bu yönde fikir ifade ediyor; diğer yanda ise güvenli liman talebinin yeniden güçlenmesi durumunda doların kuzey yarımkürede caydırıcı bir savunucu olarak kalabileceğini belirtiyorlar. Her iki yol da mevcut dengeleri yeniden kurabilir; fakat hızlı bir şekilde eski emperyal konumuna dönmesi ihtimali, büyük ölçüde görünümdeki belirsizliklerle sınırlı kalıyor.
Bu denklemin tek bir kesin cevap taşıması ihtimali zayıf. Piyasanın odaklandığı temel soru, ABD’nin riskli varlıkları tekrar “güvenli liman” olarak mı görüneceği yoksa küresel rekabet ve politika belirsizlikleriyle yeniden fiyatlanan bir güç mü olacağıdır. 2026’da farklı aktörler farklı senaryolarla ortaya çıkarken, çoğu analist için kilit dinamikler hâlâ netleşiyor.
Hane halkı ve günlük yaşam üzerinde etkileri
Doların değer kaybı, tüketici harcamaları ve ihracat maliyetleri üzerine dolaylı etkiler doğurabilir. Daha zayıf bir dolar, ithal malların ve uluslararası seyahatin maliyetini yukarı taşıyabilir; bu da tüketici giderlerinde hafif bir yük oluşturmaya devam eder. Özellikle enerji ve gıda gruplarında baskılar sürerken, süreç içindeki belirsizlikler günlük hayatı yakından etkileyebilir. Yatırımlar ve tasarruflar açısından ise karşıt bir dinamik, döviz risklerini yeniden hesaplara dahil etmeyi gerektirebilir.
Sonuç olarak, 2025’te başlayan ABD’nin küresel finansal güvenilirliği ve “premiyumu” konusundaki yeniden fiyatlama süreci, 2026’da da sürüyor olacak. Ekonomideki belirlilik ve politikaların yönü netleşmeden, doların yeni duruşunu görmek zaman alacak. Bu süreç, yatırımcılar için risklerin ve fırsatların yeniden dengelendiği bir döneme işaret ediyor. Gerçekleşecek kararlar ve yeni veriler, doların yönünü belirleyecek belirleyiciler olarak öne çıkıyor.